Kırmızı Gül 🌹

Temmuz 19, 2025 - 22:49
Temmuz 19, 2025 - 22:52
 0  260
Kırmızı Gül 🌹

John Blanchard, oturduğu banktan kalktı, üzerindeki denizci üniformasını düzeltti ve şehrin büyük tren istasyonundaki kalabalığı incelemeye başladı. Gözleri o kızı arıyordu; kalbini çok iyi tanıdığı, ama yüzünü hiç görmediği, yakasında kırmızı bir gül taşıyan o kızı...

Ona olan ilgisi, on üç ay önce Florida’da bir kütüphanede başlamıştı. Raflardan aldığı bir kitabın içindeki yazılar değil, sayfaların kenarına kurşun kalemle yazılmış küçük notlar onu etkilemişti. Bu yumuşak el yazısı, düşünceli bir ruhu ve insanın içine işleyen bir karakteri yansıtıyordu. Kitabın ilk sayfasında, son okuyanın adı yazılıydı: Bayan Hollis Maynell.

Blanchard biraz zaman ve çaba harcayarak onun adresini buldu. Bayan Maynell, New York’ta yaşıyordu. Blanchard ona kendisini tanıtan ve mektup arkadaşı olmayı teklif eden bir mektup yazdı. Ertesi gün ise İkinci Dünya Savaşı’na katılmak üzere Avrupa’ya doğru yola çıktı.

Bir yıl bir ay boyunca, düzenli olarak mektuplaştılar. Her mektup, kalplerine düşen bir sevgi tohumuydu sanki. Bir romantizm filizleniyordu. Blanchard, ondan bir fotoğraf istemişti. Ancak Bayan Maynell bunu reddetmişti. “Eğer beni gerçekten önemsiyorsanız, nasıl göründüğümün bir önemi olmamalı,” demişti.

Ve sonunda Blanchard’ın Avrupa’dan dönüş günü geldi çattı. İlk buluşmalarını ayarladılar: New York Tren İstasyonu’nda, akşam saat tam yedide. “Beni tanıyabilmeniz için,” diye yazmıştı kız, “ceketimin yakasında kırmızı bir gül olacak.”

Saat yediydi. Blanchard, yüzünü hiç görmediği ama kalbini sevdiği o kırmızı güllü kızı arıyordu.

Hikâyenin devamını John Blanchard’ın ağzından dinleyelim:

“Birden genç bir kızın bana doğru yürüdüğünü fark ettim. İnce ve uzun boyluydu; sarı saçları o güzel kulaklarının önünden omuzlarına dökülüyordu. Çiçek rengi mavi gözleri vardı. Dudaklarının ve çenesinin zarif hatları, açık yeşil giysisine yansıyan bahar tazeliğiyle birlikte, adeta mevsimin habercisiydi.

O kadar etkilenmiştim ki yakasında gül olup olmadığına bile bakmadım. Ona doğru yürümeye başladım. Yaklaştığımda dudaklarında hafif, baştan çıkarıcı bir gülümsemeyle fısıldadı:

— Benimle aynı yöne mi gidiyorsun, denizci?

Neredeyse kontrolsüz bir şekilde ona doğru bir adım attım... ve o anda Hollis Maynell’i gördüm. Genç kızın hemen arkasında duruyordu. Kırklı yaşlarını geçmiş, saçları grileşmeye başlamış, şapkasının altına toplanmıştı. Şişman sayılabilecek, kısa boylu bir kadındı. Kalın bilekleri, topuksuz ayakkabılara gömülmüştü.

Kafamı çevirdim. Yeşil giysili kız çoktan uzaklaşmıştı.

Kendimi ikiye bölünmüş gibi hissettim. Arzularım, genç kızı takip etmemi isterken; içimden gelen derin bir ses, bir yıldır ruhuma eşlik eden kadında kalmam gerektiğini söylüyordu. Orada, öylece duruyordu. Solgun, kırışık yüzü nazik ve duyguluydu. Gri gözleri ise sıcacıktı.

Çekinmeden ilerledim. Beni tanımasını sağlayacak olan, mavi deri ciltli kitabı ona doğru uzattım. Bu aşk değildi belki, ama mutlaka değerli, belki aşktan da güzel bir şeydi: Uzun zamandır minnettar olduğum ve olacağım bir dostluk...

Kadını selamladım ve, her ne kadar gizlemeye çalıştıysam da başaramadığım hayal kırıklığını yansıtan bir ses tonuyla sordum:

— Ben Teğmen John Blanchard. Siz Bayan Maynell olmalısınız. Sizinle buluşabildiğim için çok mutluyum. Sizi yemeğe götürebilir miyim?

Kadının yüzüne tatlı bir gülümseme yayıldı.

— Neden bahsettiğini bilmiyorum, delikanlı, dedi. Ama az önce buradan geçen yeşil elbiseli genç kız bu kırmızı gülü yakama takmamı rica etti. Eğer beni yemeğe davet edersen, sana caddenin karşısındaki büyük restoranda seni beklediğini iletmemi istedi. Dediğine göre bu, bir çeşit sınavmış..."

Bayan Maynell’in bilgeliğini anlamamak ve hayranlık duymamak imkânsız... Gerçek bir kalbi keşfetmek istiyorsanız, cazip olmayana verdiği tepkiye bakın.

“Bana kimi sevdiğini söyle,” demiş Houssaye, “ben de sana kim olduğunu söyleyeyim.”

Tepkiniz Nedir?

like

dislike

love

funny

angry

sad

wow

-кυмѕαℓ- Kupa Kızı ❤