Zamansız Mektuplar IV (Burak ÜNALAN)

"Dağılışımı hoş gör, kalbimden yediğim ilk kurşunsun."

Belki bir gün bu sözlerimi tekrar tekrar okursun...

Eski bir şarkıda buluyorum çoğu zaman kendimi.
Her kelimesi gözümde, gönlümde seni canlandırıyor çünkü.
Boncuk gözlerini mesela.
Öldürüyorken de vururken de güzel olman gibi...
Hep aklımı dinleyen insandım ben,
ama sen kalbimden gelen o kadar güzel bir sestin ki, dinlemeden edemedim.
Düşün bakalım, 
hayatın güzelliğini kaybetmiş birinin yeniden güzelliğini bir bedende,
bir çift boncuk gözde bulduğunu.
Öyleydi işte...

Bazen hikâyenin sonunu bilirsin ama yanılmayı ölesiye istersin.
Bu sıralar kahrolmuşluğun ötesinde bir yerdeyim;
buraya nasıl geldim, nasıl düştüm,
yolumu nasıl kaybettim bilmiyorum...
Ben unutmak istemedim; sen, kendini bana unutturmak istedin, 
ve inan unutmaya mecbur kalmanın affı da yok, tarifi de...
Tek söyleyebildiğin, tek yakıştırabildiğin uygun kelime belki de "acı" kelimesi olurdu bu hislere.
Acı ise kendi başına sonu gelmeyen, bitmek bilmeyen bir hikâye.
Çünkü acı, gidenin değil de kalanın hikâyesidir ve hikâyeyi hep kalanlar bitirir...
Şimdi geçmişe bakıyorum da, kendi sonumuzu kendimiz yazmışız.
Seni suçlamıyorum inan ki.
Fakat bir gerçek var ki geçmişe dair,
benim sana en çok ihtiyaç duyduğum zamanda gittin.
İnan, bunu bana hiçbir yaşım unutturamaz...

Sevince, sevilince birbirinin yoldaşı oluyorsun; inanıyor, bağlanıyor, her durumda destek oluyorsun.
Biz denedik, hatta başarabilirdik!
Ama olmadı...
Bir türlü sonunu ayrılıktan öteye getiremedik...

Hissediyorum...
Şimdi eskisi gibi yine aramıza şehirler, başka bedenlere yüklediğimiz hayaller ve hayatlar girecek.
Belki de hiç karşılaşmayacağız ve artık hiçbir tesadüf bile bizi bir araya getirmeyecek.
Ama şunu sakın unutma:
Sen hep aklımın en karanlık köşesinde en güzel yere sahip olacaksın...
Sen, benim bir bilgisayar başında küçücük bir resmine tutulduğum;
uçurumdan düşerken ellerine tutunduğum en güzel hikayem olarak kalacaksın...

( Duamdır,
Alnıma yazmadı seni rabbim.
Dilerim mezarıma yazsın...)