Sevginin Gözleri 💖

Temmuz 26, 2025 - 01:13
 1  113
Sevginin Gözleri 💖

Otobüs yolcuları, elinde beyaz bir baston taşıyan genç ve güzel kadının binişini içten gelen bir sempatiyle izlediler. Kadın, basamakları geçti, boş olduğu söylenen koltuğu el yordamıyla buldu, oturdu ve çantasını kucağına aldı. Bastonunu ise dikkatle koltuğa yasladı.

Adı Susan’dı. Otuz dört yaşındaydı ve bir yıldır görmüyordu. Bir yanlış teşhis sonucu gözlerini kaybetmiş, bir anda karanlık bir dünyanın içine düşmüştü. Öfke, kızgınlık, kendine acıma... Hayattaki tek dayanağı artık sadece kocası Mark’tı.

Mark, hava kuvvetlerinde bir subaydı. Susan’ı bütün kalbiyle seviyordu. Eşinin içine düştüğü bu umutsuzluğu daha ilk anda fark etmişti. Susan’a yeniden güç kazandırmalı, kaybettiği özgüvenini geri verebilmeliydi.

Susan, yeniden kendi kendine yeterli olduğuna inanmalıydı. Kimseye bağımlı olmadan yaşayabilmeliydi. Uzun uğraşlar sonunda Mark, onu yeniden işine dönmeye ikna etti. Fakat akıllarında büyük bir soru vardı: Susan evden işe nasıl gidecekti?

Eskiden her gün otobüsle işe giderdi. Ama şimdi, kentin bir ucundan diğer ucuna tek başına gitmekten korkuyordu. Mark, her sabah onu arabayla işe bırakmayı önerdi; kendi işi tamamen ters yönde olmasına rağmen... İlk günler Susan kendini daha rahat hissediyordu. Mark da, "Artık hiçbir işe yaramıyorum," diyen karısını yeniden çalışmaya ikna ettiği için mutluydu.

Ancak zamanla, Mark işlerin iyi gitmediğini fark etti. Başkasına bağımlı yaşamak, Susan’ı mutlu etmiyordu. Kendi başına, eskisi gibi otobüsle işe gidip gelmeliydi. Ama Susan hâlâ çok hassas, çok kırılgandı. Öfkeliydi. Ne yapılabilirdi?

"Otobüs" kelimesi Mark’ın ağzından çıkar çıkmaz Susan öfkeyle haykırdı:

— Nasıl yaparım! Görmüyor musun? Ben körüm! Nerede olduğumu nereden bileceğim, nereye gittiğimi nasıl anlayacağım? Galiba sana yük olmaya başladım. Beni başından atmak istiyorsun!

Bu sözler Mark’ın kalbini fena halde kırdı. Ama ne yapacağını biliyordu.

— Her sabah ve her akşam seni takip edeceğim. Otobüse bindiğin andan inene kadar seni izleyeceğim. Sen bu yolculuğu tek başına yapmaya hazır olana dek sürecek bu.

Ve tam iki hafta boyunca Mark, Susan’ın otobüsünün arkasından gitti. Ona görme dışındaki duyularını nasıl kullanacağını sabırla anlattı. Özellikle duymanın pek çok sorunu çözebileceğini söyledi. Kulakları ona nerede olduğunu söyleyebilirdi. Otobüs şoförüyle de dost olursa, her şey daha kolay olurdu. Şoför her gün önde bir yer ayırabilirdi.

Nihayet Susan, bu yolculuğu tek başına yapmaya hazır olduğunu hissetti. Pazartesi sabahı geldi. Otobüse binmeden önce, hayatındaki en büyük dostuna sıkıca sarıldı. Gözleri yaş doluydu. Mark’a minnettardı. Onun sabrı, sadakati, desteği ve sevgisiyle nasıl umutsuzluğun uçurumundan çıktığını düşünüyordu.

— Allah’a ısmarladık... dedi Susan.

Uzun zamandır ilk defa ters yönlere gittiler.

Pazartesi... Salı... Çarşamba... Her şey mükemmeldi. Susan kendini hiç bu kadar iyi hissetmemişti. Yapıyordu, başarıyordu, hem de tek başına! Kendi başına gidip gelebiliyordu işte...

Cuma sabahı da diğer günler gibi başladı. Susan otobüse bindi. Ofisinin karşısındaki durakta inmek üzereyken bilet parasını uzattı. Şoför gülümsedi.

— Sizi kıskanıyorum, bayan... dedi.

— Neyi kıskanıyorsunuz? diye şaşkınlıkla sordu Susan.

— Sizin kadar sevilmek... Bu kadar şefkat ve sevgiyle korunmak ne hoş bir duygu olmalı, bayan.

— Nasıl yani?

— Bir haftadır her sabah yakışıklı bir subay, köşede duruyor. Siz otobüsten inene kadar sizi izliyor. Yolu kazasız geçmenize dikkat ediyor. Ofisinize girdiğinizde bir öpücük yolluyor, el sallıyor ve gidiyor. Siz çok talihli bir kadınsınız, bayan...

Susan’ın yanaklarından mutluluk gözyaşları süzüldü. Mark’ı hiç görmüyordu ama onu bir haftadır öyle güçlü hissediyordu ki! Gerçekten çok talihliydi. Hayat ona öyle bir armağan vermişti ki... Görmeden daha değerliydi. Ve bu armağanın varlığına inanması için onu görmesi gerekmiyordu.

Çünkü sevginin aydınlatamayacağı hiçbir karanlık yoktu...

Tepkiniz Nedir?

like

dislike

love

funny

angry

sad

wow

-кυмѕαℓ- Kupa Kızı ❤